Evlilik birliği içerisinde eşlerin sahip oldukları malvarlıklarının yönetimi, tasfiyesi ve tasarruflarına ilişkin kuralların tümü mal rejimi kavramını oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nda eşler arasındaki yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Ancak söz konusu yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi; 1 Ocak 2002 tarihinden sonra başlayan evlilik birliklerinde uygulama alanı bulmaktadır.
Yine aynı şekilde 1 Ocak 2002 tarihinden önce başlayan evlilik birliklerinde eşler herhangi bir mal rejimi seçmemişler ise mal rejiminin tasfiyesinde 1 Ocak 2002 tarihinden sonraki mallar için edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.
Eşler karşılıklı anlaşarak sahip oldukları malların hangi rejime tabii olacaklarını kararlaştırabilme hakkına sahiptir. Söz konusu mal rejimi sözleşmesi TMK. md. 205/1’e göre, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabilecek olup eşler ancak kanunda belirtilen mal rejimlerinden birini seçebilirler. Ayrıca eşler evlenme başvurusu sırasında evlenme memuruna yazılı bildirimde bulunarak evlilik içerisinde geçerli olacak mal rejimini de seçebileceklerdir.
KANUNUMUZDA DÜZENLENEN SEÇİMLİK MAL REJİMLERİ
Mal rejiminin tasfiye edilebilmesi için öncelikle tarafla arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir.
MAL REJİMİNİN SONA ERDİĞİ HALLER
1) Eşlerden birinin ölümü halinde; Mal rejimi ölüm tarihinde sona erer.
2) Eşlerin farklı bir mal rejimin seçmesi halinde; Yeni mal rejiminin seçilmesi ile eski mal rejimi sona erer.
3) Boşanma ve evliliğin iptali halinde, boşanma veya evliliğin iptali davası açıldığı tarihte sona erer.
4) Hakim tarafından mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi halinde; dava tarihinden itibaren sona erecektir.
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ
Edinilmiş mallara katılma rejimi 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun’un 218 ile 241. Maddeleri arasında hüküm altına alınmıştır. Kural olarak; mal rejimi olarak da adlandırılan edinilmiş mallara katılma rejimi “yasal mal rejimi”dir.
Yasal mal rejiminde, eğer eşlerin mal rejimi sözleşmesine dayanarak farklı bir mal rejimi seçmeleri durumu söz konusu değilse, eşlerin yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olacaktır. İsminden de anlaşılacağı üzere edinilmiş mallara katılma rejiminin en açık özelliği; eşlerden birinin, evlenme gerçekleştiği andan itibaren edinmiş olduğu mallar üzerinde, diğer eşin tasfiye gerçekleşmesi halinde edinilen malların yarısı oranında katılma alacağı elde edebilme hakkına sahip olmasıdır.
Medeni Kanun md.219’da da hüküm altına alındığı üzere edinilmiş mallar, eşlerden her birerinin, evliliğe ilk adım attıkları andan itibaren evlilik birliği devam ettiği müddetçe elde ettikleri mal varlığı değerlerinin tamamını kapsamaktadır.
MEDENİ KANUNA GÖRE EŞLERDEN BİRİNE AİT OLAN EDİNİLMİŞ MALLAR
Kural olarak mal rejimi devam ettiği sürece, eşlerin bedel ödeyerek sahip oldukları tüm mal varlıkları edinilmiş mallardan sayılacaktır. Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere bir eşin evlilik birliğinin devamı sırasında emeğinin karşılığı olarak elde ettiği kazanımların tamamı edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir. Ayrıca belirtmek isteriz ki: eşlerin kişisel mallarına ait olan gelirler ile bu gelirlerden elde edilen kazanımlardan elde edilen mal varlıklarının tamamı da edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir.
Eğer eşler yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi başlamadan önce belirli bir mal varlığına sahip iseler, sahip olunan mallar kişisel mal olarak kabul edilmekte ve eşler, tasfiye söz konusu olduğu durumlarda bu kişisel mallar üzerinde hak iddia ve talep edememektedir.
Kişiler evlilik tarihi itibari ile, mal rejimi sözleşmesine dayanarak diğer mal rejimlerinden birini seçmemiş olmaları durumunda yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi evlilik tarihinden itibaren başlamış sayılacaktır.
Fakat eşler mülga edilen eski (1 Ocak 2002 tarihi öncesi) medeni kanun zamanında evlenmişseler, evlendikleri zamanda geçerli olan mal ayrılığı rejimine tabi olmaktadırlar. Farklılık arz eden bu husus 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun md.10 ile açıklığa kavuşturulmuştur. Bu hükme göre;
Türk Medeni Kanun’u yürürlüğe girmeden evvel evlilik akdini imzalamış olan eşler arasında geçerli olan mal rejimi geçerliliğini koruyacak olmakla birlikte, yürürlük tarihinden sonraki bir yıllık sürede içerisinde farklı bir mal rejimini tercih edebileceklerdir; farklı bir mal rejimini tercih etmezlerse Türk Medeni Kanun’un yürürlük tarihi olan 01.01.2002’ den başlayarak edinilmiş mallara katılma rejimine dâhil olmuş olacaklardır.
Ek olarak şunu da ifade etmek gerekir ki; eşler, yukarıda ifade edilen evlilikten sonraki bir yıl içerisinde; aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle, evlendikleri tarihi yasal mal rejimi başlangıç tarihi olarak kararlaştırabileceklerdir. Açıklayacak olursak: Eğer eşler 1 Ocak 2002 tarihinden önce evlilik akdini imzalamış, fakat mal rejimi sözleşmesine istinaden farklı bir seçimlik mal rejimine tabi olmamışlarsa; bu tarihten önce mal ayrılığı rejimine, bu tarih sonrasında ise edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır.
EŞLER ARASINDA MEVCUT MAL REJİMİ DEĞİŞTİRİLİP/DEĞİŞTİRİLEMEYECEĞİ
Eşler aralarında mevcut olan mal rejimi yerine, yapacakları mal rejimi sözleşmesine istinaden yeni bir mal rejimi kararlaştırabilirler. Eğer eşler, aralarında yapmış oldukları mal rejimi sözleşmesi ile tercih edilen mal rejiminin yürürlük tarihini farklı bir tarih olarak belirlememişlerse, eşler arasında uygulanacak rejim, seçimlik mal rejimi sözleşmenin yapıldığı tarihte başlayacaktır. Eğer eşler seçimlik mal rejimleri arasından bir tanesini tercih etmiş, sonrasında da yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini seçmişlerse, bu sözleşmeyle eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi başlamış olacaktır. Bu durumunda yasal mal rejiminin başlangıç anı aksi kararlaştırılmamış ise sözleşmenin akdedildiği andır. Eşler tercih ettikleri seçimlik mal rejimini değiştirmek istiyorlarsa, tekrar mal rejimi seçme sözleşmesi yapmaları gerekecektir.
Önemle belirtmek gerekir ki, mal rejimi sözleşmesi yapmak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için bizzat eşler tarafından yapılması gereklidir ve şekil bakımdan sıkı şekil şartlarına sahiptir.
TMK MADDE 205
"Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler."
Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.
UYGULAMADA MAL REJİMİ DAVALARI
Evliliğin boşanma ile sona ermesinin sonuçlarından biri de evlilik birliği içerisindeki malların paylaşımdır. Mal paylaşımında temel kural, evlilik içerisinde edinilen malların paylaşımıdır yani, tarafların evlilikten önce elde ettikleri mallar bu paylaşıma dahil edilemez. Evlilik birliği içerisinde elde edilen malların paylaşımında da ana kural malların eşit olarak yarı yarıya paylaşımı olsa da, mahkemece kanunen dikkate alınan başka teknik oranlar da bulunmaktadır. Mal paylaşımı davaları oldukça teknik ve uzmanlık gerektiren davalar olup hak kaybı yaşamamak adına boşanma alanında uzman bir avukattan yardım alınmasını önermekteyiz.
Eşlerin boşanma ile birlikte malların paylaşımı için de boşanmadan ayrı bir mal paylaşım/tasfiye davası açması gerekmektedir. Mal rejimi davaları hakkında aşağıda genel hatları ile bilgi verilecektir.
Mal paylaşımı, boşanmanın mali sonuçlarından birini oluşturduğundan bu davanın görülebilmesi için mahkemece bir boşanma kararı verilmesi ön şart niteliğindedir. Bu nedenle mal rejimi davaları boşanma davasından sonra ve ayrı bir dava olarak açılmalıdır. Mal rejimi davasının boşanma davası ile aynı anda açılması durumunda mahkemece mal paylaşımı davasının görülebilmesi için boşanma davasının sonuçlanmasını bekleyecektir. Bir başka deyişle, önce boşanma davası yargılaması yapılacak, bu boşanma kararının kesinleşmesinden sonra mal paylaşımı davası görülmeye başlanacaktır.
ALDATMA VE/VEYA ŞİDDET NEDENİYLE BOŞANMA DURUMUNDA MAL PAYLAŞIMI NASIL YAPILACAĞI
Bu iki durumda mahkemece kusurlu olan eşin katılma alacağı tamamen ortadan kaldırılabilir veya hakkaniyete uygun oranda azaltılabilir. Bir başka deyişle, kusurlu olan eşin diğer eşin edinilen malları üzerindeki alacak hakkı tümüyle sona erdirilebilir veya azaltılabilir. Bu durumda aldatan/şiddet uygulayan (kusurlu) eş, katılma payı alacağından mahrum kalır. Ancak kusurlu eşin katkı payı alacağı için aynı durum söz konusu değildir. Düzenleme yalnızca edinilmiş mal için getirilmiş olup, kusurlu eşin katkı payı alacağı korunmaktadır. Örneğin kusurlu olan eş, evlilik birliği içerisinde kusursuz olan eşin üzerine bir gayrimenkul alımı için maddi bir yardımda bulundu ise, ispat etmek koşulu ile bu maddi yardımın güncel değerini talep edebilir.